27 Temmuz 2017 Perşembe

Yeryüzüne Dayanabilmek İçin - Tezer Özlü

   Bu kitapla Tezer Özlü'ye olan saygım bir kat daha arttı..

Milliyet Sanat'taki kendi yazıları ve röportajlarından oluşan bu kitapta onun kültürel birikimine olan hayranlığımı ifade edecek cümleyi kuramam sanırım.
Sanatın hemen her dalına olan hakimiyetindeki güçlü duruşu, kendi yapıtlarını oluştururken ortaya koyduğu dil ve kültür hassasiyeti üzerine düşünüş biçimi,film festivallerinde gösterilen filmlere dair analizleri bana çok nitelikli bir bakış açısı sunarken,kitapta en çok ilgimi çeken ve hoşuma giden bölümlerden biri olan Tarkovsky röportajı gerçekten dikkatle ve özenle okunmaya değer.

Çok farklı niteliği olan bu kitabın insanı kültür-sanat eksenindeki pek çok konuda zenginleştiriyor olması yadsınamaz.

Tezer Özlü,muhteşem kadın....

Keyifli okumalar dilerim..

Özlem Bayır

Vadideki Zambak - Honore De Balzac

   Okuduğumuz her yapıt mutlaka betimlemelerden beslenir,olmazsa olmazdır en basit kitap için bile olsa yahut o kitap hangi alanda olursa olsun.Bir yazarın vazgeçilmezidir bir anlatıda.Ancak bu kitabı inanılmaz bir hayal gücü örneği ve "betimlemenin divası" olarak nitelendiriyorum...

Daha önce bu kadar sıra dışı etkileyicilikte ve bu kadar uzun cümlelerden oluşan tasvirlerin yer aldığı bir yapıt okumamıştım.Zaman zaman yorucu olsa da 'kim bilir daha neleri nasıl bir hayal gücüyle tavsir etmiştir' merakıyla okumaya devam ediyorsunuz.Pek çok yerde 'hadi canım' deyip o kısmı tekrar okuma hevesi içine giriyorsunuz.Bu kadarı olmaz dedirtiyor insana.. Kitabın konusu hayranlık uyandırmaktan çıkıyor,betimlemelerin çarpıcılığında kaybolup gidiyorsunuz...
Yazar adeta,bir taşı alıp yontarak,takdir edilesi bir çabayla işleyerek o taşı size altın tepside pahalı bir mücevher olarak sunma kabiliyeti sergilemiş tasvirlerinde.Yoktan var etme sanatı icra etmiş.Gözünüzde canlandıracağınız en sıradan görüntüyü inanılmaz bir ihtişamla en narin hislerle betimleyerek büyülenmenizin kaçınılmaz olduğunu satır satır ruhunuza nakşetme amacı gütmüş adeta.

Edebiyatta süslü ifadelere,imgelemlere,metaforlara,derinlikli ve çarpıcı betimlemelere ilgisi olanlar bu eseri aradıkları her şeyi bulabilecekleri tek rehber olarak olarak görebilir diye düşünüyorum..Ruhunuzu,düş dünyanızı ve kelime hazinenizi dahi çokça zenginleştiren inanılmaz güçlü bir yapıt..

Sanırım türünün tek örneği...

Keyifli okumalar dilerim.

Özlem  Bayır

25 Temmuz 2017 Salı

Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar - Arthur Schopenhauer

Gerçek anlamda bilgelik kitabı,başucu kitabı,bir kütüphanede asaleten yerini alması gereken bir eser… Schopenhauer’e olan ilgim,onunla pek çok konuda örtüşen düşünüş biçimlerim onu her defasında daha derin bir bakış açısıyla anlamamı sağlıyor.Söz konusu yalnızlıksa belki de en iyi anlatımları,doğru ve anlaşılır biçimde sunan,idrak ettiren,öğretici ve deneyimleri nitelikli bir tefekkürle sorgulatıcı bir öğreti sunuyor.

Kitap yaşamdan kadere,insan ilişkilerinden toplumsal kanılara,bireysel tutumlarımıza,yaşamsal deneyimlerimizden elde ettiğimiz ruhsal verilerin önemine sıkça değiniyor.”Mutluluk ve yalnızlık” kavramı üzerinde altını çizerek duran,kendimize yapıp ettiklerimize dair düşündürücü öğütler veren,bilincimizi üst boyuta taşıyıp özgürleştiren,aklın kullanımı kılavuzu niteliğinde bir baş yapıt benim için..Onun dili kimi eserlerinde ağır gibi gelse de bu kitapta keyifli bir anlaşılırlığı ve akıcılığı olması sunduğu öğretiler bakımından bilme,anlama ve öğrenme heyecanını üst seviyeye çıkarıyor.

Hani vardır ya şanslı saydığım bazı insanların hayatında yaşlı,bilge insanlar olur ve diz dize yaşam bilgeliği sohbetleri yapılır.Hala var mıdır bilmem,varsa da ne mutlu insanlardır eminim..İşte bu kitap tam da onun gibi bir hissi uyandırdı bende.Dinlemesi o kadar zevkli ve insan ruhuna derinlemesine nüfuz eden bir etki yaratıyor ki,bundan sonraki hayatınızda mutluluk taleplerinizi yeniden gözden geçirmenizi sağlayacağınız,acının üstesinden nasıl geleceğiniz ve hatta acının esasında ne olduğunu anlayacağınız,geçmiş ve şimdiki tüm ilişkilerinize dair sorgulamaları yeniden yapıp tüm olan biteni yeniden idrak edeceğiniz,yaşamınızın değerinin farkına yeniden varıp ona hak ettiği önemi vereceğinizi utangaç bir tavırla anlayacağınız ve bunu size kafanıza vura vura anlattığını düşündüğünüz Schopenhauer tatlı bir tebessümü de yüzünüze yerleştiriveriyor.Adeta ona söz veriyor, keyifleniyorsunuz. 

Hepimiz bu yaşamın içindeyiz ve hepimiz benzer hikayeleri başka biçimlerde yaşamaya devam ediyoruz. Kendi hikayelerimizde şahsımıza dair kişilik özellikleri,ruhsal ve çevresel faktörler,maddi manevi psikolojiler,yaş ve yaşanmışlıklar,bize sonradan eklenen karakter özellikleri,aile,edilgen durumlarımız ve toplumsal etkiler her ne kadar belirleyici olsa da aldığımız tavırlarda ve seçimlerimizde, bu kitaptaki tüm bu öğretiler bundan sonraki aşamalarda eminim ki daha rahatlatıcı bir psikolojiyle ilerlememizi sağlayacaktır…

Yaşamak gerçekten kolay,yaşamı zorlaştıran bizleriz..

Mutluluksa çok basit..Onu aramayı bırakın..

Yalnızsanız,yalnızlık bu hayatın en büyük lüksü..Buna şiddetle katılıyorum:))

Hayatta keyif alınacak o kadar çok şey var ki,neler olduğunu bilgece anlattığında yumuşacık oluyor ruhunuz..Ruha dokunmak böyle bir şey..Ve siz buna hazırsanız o dokunuşu hissetmememiz imkansız..

Yaşamın altın kurallarını bir bir sıraladı Schopenhauer,şimdi sıra bizde…

Keyifli okumalar dilerim...


Özlem Bayır

20 Temmuz 2017 Perşembe

Koloni - Jean-Christophe Grangé


Jean-Christophe Grangé gerçek anlamda nefes nefese kalacağınız başarılı bir yapıt sunuyor.Bu gerilim ve maceranın dışında kalmanız imkansız.Olay kurgusu ve örgüsü sizi her bölümde daha çok içine alırken bir sonraki bölüme bir an önce ulaşma arzusundan kendinizi alamıyorsunuz,ki zaten bölümlerin 2-3 sayfadan oluşması size hız kazandırıyor..

Bazı yapıtlar için ne söyleseniz eksik kalır,işte bu kitap ta o cinsten.. Beni en çok etkileyen kısım ise,tarihsel ve politik anlamda uluslararası temele dayandırılan bilgilerin bu kurgunun içine yerleştirilme biçimi.Okurken bilmediğiniz acımasız ve kanlı tarihe dayalı edindiğiniz bilgiler sizi ürkütürken,öte yandan günümüzdeki uluslararası tarikatların da oluşumu,yapılanması ve güçlenmesi hakkında size ipucu verir gibi bir bilgiyi de sunması bakımından göz açtırıcı gerçekliklerle yüzleştirmesi ise sarsıcı bir etki yaratmayı başarıyor.Bir başkomiser için bir cinayet ne denli bir serüvenin kapılarını açar ki?Akıl almaz bir gerilimin içinde buluvermek kendini..Bitmek bilmeyen,koşturmalar,yakalanan ipcuları peşinde sürülen izler,araştırmaların her defasında daha da derinlik kazanması,her yeni sorgulamanın şaşırtıcı bir boyuta taşınması,her türlü riski göze almalar..Etkisi uzun süre kalacak bir gerilim..Bundan sonra duyacağınız her “çığlığın” size Koloni’yi hatırlacağı düşüncesi ise sanırım yadsınamaz bir gerçeklik olarak hafızada kendine yer ediniyor… 

Şunu da belirtmeden geçmek istemem,Koloni’yi (2009) okurken,daha ilk cinayetten itibaren beynim beni Ahmet Ümit’in İstanbul Hatırası’na (2010) doğru yürütmeye başladı..2.cinayet,3. 4. diye ilerlemekten kendimi alamadım.Çünkü her iki kitapta da cinayetler belli bir ritüele göre işleniyor.Aynı şekilde birbirine benzeyen şüphe uyandıran ölümler,tarihsel,sanatsal,siyasi ve dinsel içeriği olan seri cinayetler benzer bir yolculuğun içinde olduğum hissini verdi bana.Her iki yazara da haksızlık etmek istemem tabi kesinlikle.Ancak İstanbul Hatırası da seri cinayetlerin ilerleyişiyle başlıyor ve bu cinayetler arasında devam eden soruşturmalar bu kitapta da olduğu gibi şaşırtıcı biçimde sanatsal,tarihsel,dinsel,siyasi ve örgütsel öğelere dayandırılan bir olay örgüsü içinde hikaye ediliyor..Ve baş karakterlerin de aynı şekilde eşini kaybetmiş yalnız yaşayan aksi ve yaşlı bir başkomiser ve genç bir komiser,külüstür bir araba vs. şeklindeki benzeşimleri,aralarındaki diyaloglar,kendi başlarına ipucu kovalamalar birbirlerinden habersiz vs. beni engel olamadığım bir kıyasın içine itti.Tabiki tamamen bu etkiyle okumadım ama bu benzerliklerin olması açıkçası beni şaşırttı diyebilirim.

Her şeye rağmen polisiye,gerilim ve macera sevenler için oldukça doyurucu,sarsıcı ve yeri gelince tahammülü zor acıların olduğu güçlü bir hikaye..Öyle ki satır aralarına özenle yerleştirilmiş kimi cümleler,monologlar var ki,içinde bulunduğumuz ulusal ve küresel sistemlerin ne denli çarpıcı ve ürkütücü boyutlarda olduğunu,bilmediğimiz arka odalarda dönen oyunların kim bilir ne tür ayrıcalıklı politikalar ve güç savaşları uğruna amaçlanmış olduğunu asla bilemeyeceğimizi özetler gibi..

Ve elbette ki Koloni,sanırım tam da bunu anlatmak ister gibi adeta….

Keyifli okumalar dilerim…


Özlem Bayır