14 Mart 2017 Salı

Hayatın Bilgeliği - Arthur Schopenhauer


Öncelikle kitabı çok sevdiğimi söylemeliyim. Bir Schopenhauer kitabı için inceleme yazma haddini kendimde görmeyerek bu inceleme yazısını da yazmış olma sorumluluğunu alıyorum.

Açıkçası Schopenhauer okurken her zaman yaşadığım sorun olan,bir cümleyi bazen birkaç kez okuma durumu beni bazen zorlasa da onun dil ve anlatımındaki derinliğinden kaynaklandığının hep farkında olmuşumdur.Çünkü tuhaftır ki, aslında onun dili ve üslubu gerçekten çok sade ve anlaşılır olmasına rağmen ve bunu cümlelerinde görmenize rağmen,iş anlamlandırmaya geldiğinde “bir dk ya, ne demek istedi bu cümlede hmm” diye, kendi kendinize düşünüp cümleyi yeniden okuma ihtiyacı hissettiriyor size..Aslında mecbur ediyor diyelim.İşte tam da bu noktada kendi eksikliğinizin yeniden farkında oluyorsunuz,daha pişecek çok yolum var deyip o cümleleri tekrar tekrar okuyorsunuz. Schopenhauer’in tatlı tokatları diyorum ben bu duruma.. 


Kitabın içeriğine gelince,insan varoluşunu temel alarak değindiği konuları bölümler ve başlıklar halinde sunuyor size.Kişinin varoluşuna dair mutluluğunun temelinde ya da temelsizliğinde yatan nedenleri tüm kişilik kavramı üzerinde değerlendirirken tek başına “kişi,kişilik” kavramlarını da ele alarak ilk bölümünde başlangıç yapıyor.Kişinin ne olduğu,kim olduğu,nelere sahip olduğu ve başkalarının gözündeki kişinin değerlendirmesini yaparken,bizim günlük hayatta yaşadığımız,düşündüğümüz ya da sorguladığımız tüm kişilik sorunlarının masaya yatırılması gibi bir bölüm okuduğunuzun farkında vardırıyor size. Aristotales, Sokrates,Goethe,Seneca gibi pek çok düşünürden de çokça alıntılar yaparak zengin bir anlatı sunuyor kitabın tamamında.

Sonraki bölümlerde ise alt başlıklar halinde Saygınlık,Gurur,Mevkii,Onur ve Ün konularını açık ve net bir dille ifade ederken,kendi perspektifinden size sunduğu düşündürücü bir algı yaratama çabasının etkisine girmiş oluyorsunuz.Bu algı,toplumsal varlıklar olan bizlerin bu sistem içinde neyi nasıl konumlandırdığımızı,kişi olarak neleri nasıl istediğimizi,bizi rahatsız eden eleştirel durumların kişiliğimiz üzerinde yarattığı baskıların varoluşumuza nasıl etki ettiği üzerinde durduğu noktaların sosyolojik ve psikolojik bir temellendirmeye dayandırarak aslında kendimizle de bir yüzleşme olduğunu bize hissettiriyor.

Üzerinde sıkça durduğu ‘başkaları ne der?’ konusu, geçmişten günümüze demek ki hiç değişmeyen bir bakış açısı olmuş, dedirtiyor bize her seferinde.Çünkü bu hapishaneden kurtulamıyor oluşumuzun varoluşumuza olduğu kadar,tüm ilişkilerimizde ve yaşamımızda olumsuz ve fakat etkin bir rol oynadığı gerçeği ile de yeniden yüzleştiriyor bizi.Toplumsal olarak etki alanı geniş bir düşüncenin edilgen kölesi olmak gibi..Okurken hissettirdiklerinin rahatsız edici ve zarar verici olduğunu hissediyorsunuz,verdiği örnek alıntılarla yahut kendi söylemlerinin iğneleyici üslubuyla.Çünkü insan doğasına tamamen ters olan bu tutumların kişinin tüm gelişim serüvenine,varoluşuna hiçbir katkısı olmayacağı gibi kişiyi başka bir şeye,başka bir kimliğe dönüştüreceği bilincini de ısrarla anlatmaya çalışırken kişinin “kendi” olabildiği ölçüde kendine olan saygısı ve toplumdaki saygınlığı,hayattan alabileceği zevkler,ilişkiler,mutluluk,bilgelik gibi kavramların altını da çizmiş oluyor.Bu nedenle kişilerin ruhsal anlamda zengin olmaları gerektiğinin önemine değiniyor sıkça.Kendi kendine yetebilme,kendi varoluşundan her anlamda mutluluk duyabilme,içsel zenginliğinin ruhsal doluluğunu yaşama hazzı ve zihinsel uğraşıların üzerinde kafa yoran kimselerin diğer geçici hazların peşinde koşanlara göre nasıl daha fazla mutlu olabileceğinin ve ulaşacağı doyumun eşsiz olacağının derinlemesine açıklamalarını yaparak sunduğu farkındalığı üst düzeye çıkarıyor.

İnce bir kitap olmasına rağmen insanı çokça zenginleştiren bir kitap ve altını çizebileceğiniz epey fazla satırın olması,daha sonraları elinize alıp herhangi bir sayfayı açtığınızda size yeniden kendini hatırlatacak satırlarla bakışmanızı sağlaması açısından da verimli bir kitap olduğunu söyleyebilirim.


İnsan okuduğu hiçbir şeyi unutmak istemiyor, hele de böylesine varlığımıza ve hayatımıza tesiri olmasını istediğimiz bilgelik konularıyla ruhunuzu doyurmak istiyorsanız..

Keyifli okumalar dilerim…


Özlem Bayır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder